Elektrikli scooter kullanımı, özellikle Avrupa ve Amerika’da son yıllarda yükselişe geçmiş durumda. Bird, Lime gibi şirketlerin bu alanda sağladığı hizmetler ise kullanıcılardan olumlu dönüşler aldı; kullanışlı ve çevreci bir ulaşım aracı olması sebebiyle herkesin beğenisini topladı. Özellikle büyük şehirde trafikten sıkılanlar, elektrikli scooter araçlarına büyük ilgi gösteriyorlar.
Bu deneyimi ülkemizde hizmete sunan ilk girişim ise Martı olmuştu. Oğuz Alper Öktem ve Sena Öktem tarafından 2017'de kurulan Martı, küçük bir ekip ile İstanbul’un Anadolu yakasında belli başlı noktalarda hizmet vererek işe başladı. Ardından İzmir, Antalya, Eskişehir, Ankara, Bursa ve Yalova’yı da ekleyerek sürekli büyüyen bir Martı ağı oluşturmaya başladı.
Martı'nın sistemi aslında yurt dışındaki rakiplerinden farklı değil:
Martı, temelde size en yakın noktadaki elektrikli scooter’ı mobil uygulama üzerinden belirleyerek bir nevi kiralamanıza ve süreye göre değişen bir ücret karşılığında kullanmanıza dayalı bir sisteme sahip. Ödeme mobil uygulama üzerinden yapılıyor ve kullanılan süre de yine mobil uygulama üzerinden kontrol edilebiliyor. Varmak istediğiniz noktaya ulaştıktan sonra Martı’yı güvenli bir noktaya kilitleyerek kullanımınızı sonlandırmış oluyorsunuz.
Özellikle İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde yürümek için uzak olan; toplu taşıma ya da araçla gitmenin ise aslında gereksiz olduğu lokasyonlara trafiğe takılmadan gitmeyi sağlaması geliyor. Bu mesafeleri keyifli bir sürüş ile kat etmenin yanında toplu taşımanın kalabalığıyla ya da araç için park yeri aramak gibi tatsız durumlarla uğraşmanıza gerek kalmıyor.
Martı, aynı zamanda çevreci bir ulaşım seçeneği sağlıyor. Elektrikli scooter ile yapılan tüm yolculuklar, standart bir araç ile yol almaktan çok daha yeşil bir seçim. İklim krizi konusunun tüm dünyada gündem olduğu bir dönemde, herkesin karbon ayak izi kavramını konuştuğu bir çağda, bu tür alternatif yollar sunan girişimlerin hızla büyümesi de oldukça normal.
Peki Martı nasıl bu kadar başarılı oldu?
egirişim kanalı tarafından yapılan bu röportaj, aslında bize Martı'nın başarılı olma nedenlerini gösteriyor. Martı'nın kısa sürede pek çok şehire yayılmasının ardında ise projenin kurucu ortaklarından Oğuz Alper Öktem’e göre “doğru ekibi kurabilmiş olmak” yatıyor. Martı ekibi, bir hedef için disiplinli ve organize şekilde çalışarak kısa sürede başarılı oldu. Aslında bu durum, sadece teknoloji girişimlerine özgü değil.
Aynı zamanda doğru zamanda doğru hizmet sunan Martı, biz fark etmesek de gündem sayesinde oluşmuş bir ihtiyaca yanıt verdi. Çünkü aslında pek çoğumuz Bird ya da Lime gibi şirketlerin sunduğu bu hizmetten haberdardık, ancak ülkemizde görüp göremeyeceğimizi ya da nasıl bir deneyim olacağını bilmiyorduk. Martı, hızla hayatımıza dahil olarak bize yeni bir alışkanlık kazandırdı.
Martı’nın hızlı büyümesi ve bir anda beş farklı şehirde organize olabilmesi, dahil olduğu sektörün gerekliliklerinden biri. Bu hızlı büyüme, beraberinde hızla artan istihdam rakamlarını da getiriyor. Sokaklardaki martıların sahadan toplanmasından bakımına, Martı scooter’larının tasarlanmasından üretimine kadar pek çok alanda çok sayıda insan görev alıyor.
Martı, tüm bu işleri kendi bünyesinde barınan büyük bir ekip ile gerçekleştiriyor. Kurulan ekibin titizlikle seçilmesi ve iyi bir ekip kurulabilmesinin faydası da bu noktada kendini gösteriyor çünkü kendi ihtiyaçlarına yanıt verebilen bir ekip, Martı’nın dinamik çalışma sisteminde pek çok avantaj sağlıyor.
Martı'nın scooterları Türkiye'de üretiliyor:
Martı, yerli bir girişim ve kullanılan elektrikli scooter’ların pek çok parçası ülkemizde üretiliyor. Bu da doğrudan hizmet verdiği şehrin ihtiyaçlarına göre tasarlanmasını sağlıyor ve kaliteli hizmet sunarak başarı ile hızlı büyümenin önünü açıyor. İhtiyaca yönelik olarak sürekli kendini yenileyen Martı, son olarak 2020’nin başlarında yeni modeli Anadolu 1’i tanıttı. Daha güçlü bir elektrikli scooter olan Anadolu 1, kullanıcılarına konforlu ve güvenli bir sürüş deneyimi sunarken aynı zamanda Martı ekibinin ne kadar sıkı çalıştığını ve işlerini geliştirmek için ne kadar büyük emek verdiklerini de gösteriyor.
Böylesine büyük bir ağ ile dinamik bir şekilde çalışan ve ilgi gören bir girişim haliyle ciddi yatırımlar alıyor. Sağladığı istihdamın yanında yerli üretimi de destekleyen ve aynı zamanda teknolojik gelişim açısından da fayda sağlayan Martı, doğru zamanlama ile atılan kararlı adımların kısa sürede önemli noktalara nasıl gelebileceğini de göstermiş oluyor. Şirketin Eylül 2018’de kurulduğunu söyleyen Oğuz Alper Öktem, faaliyete geçiş tarihlerinin ise Mart 2019 olduğunu belirtiyor. Geçen 15 ayda çalışan sayısını 300’ün üzerine çıkardığını ve yedi farklı şehirde hizmet verdiğini düşünürsek; buna gerçekten de kısa sürede elde edilmiş bir başarı diyebiliriz.
Martı’nın başarısının arkasındaki bir diğer şey de yatırımcılar ile kurulan şeffaf iletişim. Sağlanan güven ortamı ve şirket ile yatırımcılar arasındaki kuvvetli ilişki sayesinde proje değer kaybetmiyor ve sürekli para yakmaya devam ederken bir yandan da yeni yatırımlar alarak büyüyor.
Oğuz Alper Öktem’e göre, bu türden bir projede kârlılıktan ziyade projenin gelişmesi öncelikli olmalı. Bu sayede süreci yönetirken odak noktası hep iş geliştirme oluyor ve girişimciliğin kilit noktalarından olan kriz ve stres yönetimi hem kişi için hem de şirket için daha kolay hale geliyor. Martı, 2019’un sonunda 3 aylık süreçte 4 milyon 885 bin dolar zarar etmiş bir girişim. ü
Şirketin ve projenin hedefi henüz başlangıç aşaması sayılabilecek bu dönemde kârlılık olmadığı için bu yüksek rakam ekip için bir kriz ortamı yaratmıyor, beklentinin ne olduğuna bağlı olarak projenin gelişmesi de sekteye uğramamış oluyor. Ayrıca bu öngörülebilir zararlar, yatırımcılar ile kurulan sağlıklı iletişim sayesinde o yönde de bir problem yaratmıyor ve değer kaybı yaşanmadan işleyiş devam ediyor.
Martı’nın bundan sonraki hedefi ne?
Martı, gelecekte hem ülkemizde daha fazla şehirde hizmet vermeyi hem de yurt dışına açılarak kendi sektöründe global piyasada da etki bırakmayı hedefliyor. Önümüzdeki bir iki yıl boyunca daha benzer bir agresif büyüme ile gelişimine devam etmeyi planlayan Martı, her şehrin özel ihtiyaçlarına yönelik olarak üreteceği elektrikli scooter’lar ile alanında fark yaratmak istiyor. Yerli üretimin öneminin farkında olan ve bu noktada kritik adımlar atan şirketin ihtiyaca yönelik tasarım ve üretim anlayışının onları yurt dışındaki rakiplerinden ayıran noktaları olduğunu söyleyebiliriz.
Bu yönleriyle şirket, Türkiye’de hizmet vermeyi düşünen ve hatta bu yönde adımlar da atan Lime gibi büyük rakiplerinin önüne geçeceğini düşünüyor. Özellikle yüksek yatırım ve iyi organize olmuş bir yapı gerektiren bir hizmet alanı olması sebebiyle, yurt dışından gelecek herhangi bir girişimin Türkiye’de Martı kadar başarılı olamayacağını düşünen Oğuz Alper Öktem, şehir bazında ciddi yatırımlar yapıyor olmalarının onları diğer girişimlerin önüne geçireceğini düşünüyor.
Ülkemizde özellikle teknolojinin entegre olduğu güncel sosyal alanların gelişimine dair atılmış bu tür girişimcilik adımlarının ne kadar önemli olduğunu vurgulamakta fayda var. Sonuç olarak yürütülen Ar-Ge çalışmaları, tasarım ve üretim alanında atılan adımlar ve yaratılan istihdam oldukça değerli. Başarının anahtarı ise özetle; doğru insanlar ile doğru zamanda doğru adımı atıp, var gücünüz ile çaba sarf etmek.